Yavuz Taşkıran Yazdı…
Değerli öğrencilerim, kıymetli çalışma arkadaşlarım, bize diğer fakülte ve yüksekokullardan çeşitli dersler için katkıda bulunan öğretim üyelerim, haberlerimizi yayınlayan basın ve halkla ilişkiler birimimize, 24 saat görevde duran güvenlik görevlilerimize, temizliğimizden düzenimize kadar her türlü lojistik destek veren çalışanlarımıza, rahat ve huzurlu biçimde çalışma fırsatı veren üst yönetimdeki hocalarımıza teşekkür ederek yazıma başlıyorum.
Kocaeli Üniversitesi bundan iki sene önce yirminci yılını kutlamıştı. Türkiye’nin genç ama hızlı gelişen Üniversitesinin küçük bir yüksekokulu olan BESYO 45 hocası ve 2000’e yakın öğrencisi ile spor bilimlerine katkı vermeyi sürdürüyor. Öğrencilerinin yarısı bayanlardan oluşuyor. Diğer yarısını erkekler tamamlıyor. Toplam öğrenci sayısının % 50’sine yakını milli, kulüp ve okullarda Türkiye derecesine sahip olanlar…
2013-2014 eğitim, öğretim, araştırma ve hizmet yılımızı 17 Temmuz 2014 günü yaptığımız tek ders sınavı ile tamamladık. 21 Temmuz 2014 günü yaptığımız yönetim kurulu toplantımızda bu dönemin mezunlarının resmi işlemlerini bitirdik. Artık öğrenciler meslek yaşamlarına doğru yelken açtılar. Hepsine sonsuz sağlık ve başarı dileklerimi iletiyorum.
Bunları yazarken 23 Haziran 2014 günü yaptığımız “Mezuniyet Günü” ne kısaca değinmek istiyorum. Bu gibi tören, toplantı, konferans, sempozyum gibi faaliyetlerde kendi öğrencilerimiz gönüllü olarak sunuculuk yapıyorlar. Bunlardan birisi Samet… Tören esnasında yaptı yapacağını; beni konuşmaya davet ederken “Patrondan Mesaj’ın sahibini mikrofona bekliyoruz” dedi. Uzun süredir oraya bir şeyler yazmadım ama bu defa hem tören hem son toplantımızı yapınca kaleme sarıldım.
Geçtiğimiz dönem eskrim ve bilim, raket sporları sempozyumlarını tamamladık. Sayısız konferansta çeşitli alanların en iyilerini misafir ettik. BESYO gözünde “BESYO EN’leri” törenlerimizi yaptık. Üniversitemizi temsilen hemen her branşta Üniversiteler arası yarışmalarda Türkiye’de her zaman olduğu gibi hep ilk üç sırada yer aldık. Alıma gelenlerden birkaçını yazayım: Eskrim, 47 Üniversite içinde kızlarımız Türkiye Şampiyonu oldu. Bisiklet, Kızlarımız Şampiyon… Buz Hokeyi, Kızlarımız ve erkeklerimiz Şampiyon… Bilek Güreşi, Kızlarımız Şampiyon… Futsal, kızlarımız Şampiyon ve bugünlerde Hollanda’dalar.
Türkiye’de 180’e yakın Üniversite var ve bizim Üniversitemiz sportif yarışlarda Türkiye’nin en iyisi…
Eğitim, öğretim, araştırma derken hizmet faaliyetlerinden ikisinden söz ederek yazımı tamamlamak istiyorum. Geçtiğimiz hafta sonu Tenis’te “İstanbul Cup” sona erdi. Garanti Koza’nın müthiş girişimini kutlarken orada bizim öğrencilerimiz gönüllü olarak çalıştılar. İstanbul Cup’ın başlangıcından bu yana her şeyi diyebileceğimiz Cahit Yavuz’dan pozitif değerlendirmeleri aldım. Bir başka faaliyet İzmir’de idi. Orası için Özkan hocamın bana yazdıklarını aynen sizlerle paylaşıyorum:
“Merhaba Yavuz Hocam,
Bu yıl ikincisini düzenlediğimiz Rekreasyon Terapisi Kampına, okulunuzdan 10 gönüllü rekreasyon bölümü öğrenciniz katıldı. Şunu açıkça belirtmeliyim ki şu ana kadar yürüttüğüm projelerde, bu kadar sorumluluk ve görev bilinci yüksek bir ekiple çalışmamıştım. Öğrencilerinizin aynı zamanda insani değerler açısından da çok farklı ve olumlu bir yerde olduğunu 24 saat boyunca, yedi günlük kampımızda bilfiil gördüm. Öğrencileriniz her hangi bir riskli durum gördüklerinde, sadece yükümlü oldukları engelli öğrenciler değil, tüm öğrenci ve eğitmenlere büyük bir hızla yardıma koştular.
Bu vesile ile hem size hem de gönüllü olarak kampımızda çalışan aşağıda adı belirtilen tüm arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim. Bir sonraki kampımızda tekrar öğrencilerinizle çalışmak dileğiyle, şimdilik hoşçakalın.
Saygılarımla,
Özkan Tütüncü”
Kıymetli Rektörümüz Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu’ndan çeşitli kereler büyük bir keyifle dinlediğim konuşmalarından içinde yer alan şu cümleleri hiç unutmam: “Üniversitelerin dışa açılan kapılarından en önemlileri spor ve sosyal faaliyetlerdir. Bilim ve araştırma yanında öğrencilerimizin sosyal, kültür ve sportif faaliyetlere olan katılımlarını sağlamalı ve destek vermeliyiz…”
Sanıyorum BESYO, kentle olan yakın ilişkileri, spor kulüpleri ve federasyonlarla olan diyalogları, yerel medyamızla olan ortak çalışmaları, belediyelerimizle olan işbirlikleri, Rektörümüzün yüksek destekleri ve çalışkan öğrencileri ile bu seviyelere ulaştı. Bundan sonraki hedef “Spor Bilimleri Fakültesi” olmak şeklinde beliriyor olsa da ben başka bir hedef koyarak patrondan mesaj yazımı tamamlıyorum:
Burası “Türk Spor Üniversitesi” olsun. Koşulları sağlıyoruz, var olan eksikliklerimizi kısa sürede gideririz. Artık akademik kaygılarla çalışmalar yapılmasın. Türk Sporuna, onu geliştirecek çalışmalar, araştırmalar yapılsın!
Bu görüş ve dileklerimle herkese şeker tadında bayram ve sağlıklı bir tatil diliyorum.